"Enter"a basıp içeriğe geçin

Filmlerde Günümüze Gerçekleşen Teknoloji

Bilim kurgu, insanlık tarihinin en büyüleyici ve düşündürücü edebi ve sinematik türlerinden biridir. Özellikle 20. yüzyılda bilim kurgu filmleri, gelecekteki teknolojik ve toplumsal değişimlere dair cesur tahminlerde bulunarak geniş bir hayran kitlesi kazanmıştır. Ancak birçok filmde tasvir edilen bu gelecek senaryoları, belirlenen zaman dilimine ulaştığımızda gerçekleşmemiştir. İşte geçmişte filmlerde “gelecek” olarak gösterilen, ancak günümüzde hala gerçek olmayan bazı öngörüler ve teknolojiler:

1. Uçan Arabalar ve Hızlı Ulaşım Teknolojileri

Film Örneği: “Back to the Future Part II” (1989)

1989 yapımı “Back to the Future Part II” filmi, 2015 yılına dair oldukça ilginç bir vizyon sunuyordu. Filmde uçan arabalar, havada süzülen kaykaylar (hoverboards) ve otomatik ayakkabılar gibi birçok fantastik teknoloji günlük hayatın bir parçasıydı. Özellikle uçan arabalar, geleceğin en belirgin sembollerinden biri olarak gösterildi.

Gerçek Durum:

2015 yılı geride kaldı ve 2024 yılına geldiğimizde, hâlâ uçan arabalar günlük hayatın bir parçası değil. Elbette bu konuda bazı gelişmeler kaydedilmiştir. Terrafugia, AeroMobil ve Uber Elevate gibi şirketler uçan araçlar üzerine çalışıyor, hatta test aşamasına gelmiş bazı modeller var. Ancak bu araçların geniş kitleler tarafından kullanılması, mevcut altyapı ve güvenlik endişeleri nedeniyle henüz mümkün değil. Uçan arabalar hala geleceğin hayali olarak kalmaya devam ediyor ve bu teknolojinin günlük yaşama entegre edilmesi yıllar alabilir.

Örnek Olay:

2021’de XPeng adlı Çinli bir şirket, kendi uçan arabası X2’yi test etmeye başladı. X2, gelecekte şehirlerde yaygın olarak kullanılabilecek bir uçan araba modeli olarak sunuldu, ancak bu teknolojinin yaygınlaşması için hâlâ büyük teknolojik ve düzenleyici engeller var.


2. İnsansı Robotlar ve Yapay Zeka

Film Örneği: “Blade Runner” (1982)

“Blade Runner”, bilim kurgu dünyasında insansı robotlar, yani androidler üzerine en çarpıcı filmlerden biridir. 2019 yılına dair karanlık ve distopik bir gelecek öngören film, yapay zekâya sahip, görünüşte insandan ayırt edilemeyen robotların toplum içinde çalıştığı ve yaşadığı bir dünya tasvir ediyordu. Filmin odak noktası olan bu androidler (Replicant’lar), zeka, duygular ve karar verme yetenekleri açısından insanlara çok benzeyen makinelerdi.

Gerçek Durum:

2024 yılına geldiğimizde, yapay zekâ ve robotik teknolojilerde ciddi ilerlemeler kaydedilmiş olsa da, “Blade Runner”‘da gördüğümüz türden insansı robotlar henüz geliştirilmedi. Bugün dünyada Sophia gibi insana benzeyen robotlar var, ancak bu robotlar hâlâ çok sınırlı kapasitelerde çalışıyor. Gerçek duygulara sahip değiller ve insana yakın bir bilinç seviyesinde değiller.

Günümüzde yapay zekâ daha çok veri işleme, öğrenme ve karar verme gibi alanlarda etkili olmasına rağmen, “insan gibi” düşünme ve hissetme yetisine sahip robotlar hâlâ bilim kurgu kategorisinde. Öte yandan, Boston Dynamics gibi şirketler tarafından geliştirilen robotlar daha çok fiziksel işler için tasarlanmıştır ve insana benzeyen yapay zeka halen laboratuvar düzeyinde kalmaktadır.

Örnek Olay:

Sophia, 2017’de vatandaşlık alan ilk robot olarak tarihe geçti. Suudi Arabistan, Sophia’ya vatandaşlık vererek büyük bir sansasyon yarattı. Ancak Sophia, yalnızca programlanmış diyaloglar sunabiliyor ve sınırlı zeka kapasitesiyle çalışıyor. “Blade Runner”ın Replicant’larına kıyasla, insansı robotlar hâlâ oldukça ilkel seviyede.


3. Kolonileştirilmiş Ay ve Mars

Film Örneği: “2001: A Space Odyssey” (1968)

“2001: A Space Odyssey”, bilim kurgunun başyapıtlarından biri olarak kabul edilir ve Ay’da insan kolonilerinin kurulacağı bir gelecek öngörmüştür. 1960’lı yılların heyecan verici uzay keşifleri ışığında, film, 2001 yılında insanların Ay’da yaşam kurabileceğini ve hatta Mars’a gitmenin sıradan bir olay olacağını tasvir etmiştir. Filmdeki uzay turizmi ve gezegenler arası yolculuk kavramları, o dönem için oldukça çığır açıcıydı.

Gerçek Durum:

2024 yılına gelindiğinde, insanlar henüz Ay’da ya da Mars’ta kalıcı koloniler kurmuş değil. NASA, SpaceX ve diğer uzay ajansları, Mars’a insanlı bir görev gönderme konusunda ciddi çalışmalar yapıyor olsa da, şu ana kadar Mars’a sadece insansız görevler gönderildi. Ay’a ise insanlı görevler en son 1972 yılında yapılmıştı. NASA’nın Artemis Programı, Ay’a geri dönme ve burada bir üs kurma planlarını içeriyor, ancak bu proje hala geliştirme aşamasında.

Mars’ta kalıcı yaşam kurmak ise önümüzdeki birkaç on yıl içinde gerçekleşmesi beklenen bir hedef olsa da, şu an için teknolojik ve lojistik engeller bu projelerin önünde büyük bir sorun teşkil ediyor. Ay ve Mars gibi yerlerde uzun süreli yaşam kurmak, oksijen, su, yiyecek ve enerji gibi kaynakların bulunması ve korunması gibi zorluklar içeriyor.

Örnek Olay:

Elon Musk‘ın SpaceX şirketi, Mars’a insan göndermeyi hedefleyen bir dizi proje üzerinde çalışıyor. Musk, 2020’lerde insanları Mars’a gönderme hedefinden bahsetmişti, ancak bu iddialı hedefe henüz ulaşılmadı. Starship roketi ile yapılan testler, bu hedefin gerçekleştirilmesine yönelik önemli bir adım olsa da, Mars’ta yaşam kurmak hâlâ teorik düzeyde.


4. Zaman Yolculuğu

Film Örneği: “The Time Machine” (1960) ve “Back to the Future” (1985)

Zaman yolculuğu, bilim kurgu dünyasında en çok ilgi gören konulardan biridir. “The Time Machine” filmi ve H.G. Wells’in romanı, bir zaman makinesiyle geçmişe ve geleceğe yolculuk yapma fikrini popüler hale getirmiştir. Aynı şekilde, “Back to the Future” serisi, zaman yolculuğu ile ilgili fikirleri eğlenceli bir şekilde işlemiştir. Geçmişte bu tür filmler, teknolojinin ilerlemesiyle birlikte zaman yolculuğunun mümkün olabileceğine dair beklentiler yaratmıştır.

Gerçek Durum:

2024 yılına geldiğimizde, zaman yolculuğu henüz bilimsel bir gerçeklik olmaktan çok uzaktır. Albert Einstein‘ın Görelilik Teorisi, zamanın hız ve yerçekimi ile bükülebileceğini öne sürse de, geçmişe ya da geleceğe fiziksel bir yolculuk yapmak, teorik olarak mümkün olsa bile pratikte hala imkansızdır. Zaman yolculuğu konusunda yapılan deneyler ve teorik çalışmalar, bu fikrin hâlâ bir bilim kurgu öğesi olarak kalacağını göstermektedir.

Örnek Olay:

Zaman yolculuğuna yönelik somut bir ilerleme olmamasına rağmen, fizikçiler teorik olarak zamanın bükülebileceğini ve ışık hızına yakın hızlarda hareket eden nesnelerin farklı bir zaman deneyimi yaşayabileceğini kabul etmektedirler. Ancak, bir “zaman makinesi” inşa etmek hala teorik bir olasılık olarak kalmaktadır.


An İtibari İle: Filmlerle Gerçek Arasındaki Farklılıklar

Bilim kurgu filmleri, insanlığın geleceğine dair heyecan verici vizyonlar sundu. Ancak bu vizyonların birçoğu, belirtilen zaman diliminde gerçekleşmemiştir. Uçan arabalar, insansı robotlar, Ay ve Mars kolonileri ya da zaman yolculuğu gibi konseptler, günümüzde hâlâ hayal aşamasındadır. Teknolojik gelişmeler hızla ilerlese de, bu tür ileri düzey teknolojilerin hayatımıza tam olarak entegre olması için daha fazla zamana ihtiyaç var.

Bilim kurgu, her zaman sınırları zorlayan bir tür olmuştur ve bu türdeki filmler, gelecekte olabilecek yeniliklere dair insanları düşünmeye teşvik eder. Ancak, bilim kurgudaki her vizyonun gerçeğe dönüşmeyeceğini ve bu tür öngörülerin genellikle spekülatif olduğunu unutmamak gerekir.

Bu yazı yorumlara kapalı, ama trackback'ler ve pingback'ler açık.